Loading...

türkiye


Türkiye veya resmi adıyla Türkiye Cumhuriyeti[5] (Bu ses hakkında Türkiye Cumhuriyeti ), başkenti Ankara olan ve Avrupaile Asya kıtalarının her ikisinde de toprağı bulunan ülkedir. Ülke topraklarının büyük bölümü Anadolu Yarımadası'nda, bir bölümü ise Balkan Yarımadası'nın uzantısı olan Trakya'da bulunur. Ülkenin üç yanı AkdenizKaradeniz ve bu iki denizi birbirine bağlayan Marmara Denizi ve Ege Denizi ile çevrilidir. Komşuları; batıda Yunanistan ve Bulgaristan, doğudaGürcistanErmenistanAzerbaycan (Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti) ve İran, güneyde ise Irak ve Suriye'dir.

Türkiye, kadim ekinsel mirasa sahip demokratiklâikmerkeziyetçi ve anayasal bir cumhuriyettir.[kaynak belirtilmeli] 1924 anayasası ile devletin resmî dini İslam olarak kabul edilmişken, 1928 anayasa değişikliği ile bu ibare kaldırılmıştır.[6][7]Laiklik ilkesi ise 1937 yılında anayasaya konulmuştur.[8] Ülkenin resmi dili Türkçe olup, yaygın din İslam'dır.

Oğuzlar, bugün Türkiye (Halk Latincesinde "Türklerin Yurdu" anlamına gelen Turchia sözcüğünden türemiştir) olarak bilinen alana 11. yüzyılda göç etmeye başlamıştır. Göç, Selçukluların Bizanslılar karşısında elde ettikleri Malazgirt Zaferi'yle hızlanmıştır.[9] Birçok küçük beylik ve Anadolu Selçuklu DevletiAnadolu'yu Moğol istilalarına kadar yönetmiş ve 13. yüzyıldaOsmanlı Beyliği Anadolu'yu birleştirerek Doğu Avrupa, Yakın Doğu ve Kuzey Afrika'yı yöneten bir devlet hâline gelmiştir. I. Dünya Savaşı'ndaki yenilgisinin ardından çöken Osmanlı İmparatorluğu'nun birçok bölgesi İtilaf Devletlerince işgal edilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki genç bir subay kadrosunun örgütlediği başarılı direnişin ardından 1923 yılında ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (Atatürk) olan Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Türkiye, günümüzde bağımsız yedi Türk devletinden biridir. Avrupa Konseyi'ne, NATO'ya, OECD'ye, AGİT'e ve G-20'ye üye olarak Batı dünyasıyla bütünleşmiştir. 1963 yılından beri Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun ortağı ve 1995 yılından beri Gümrük Birliği'nin üyesi olan Türkiye, 2005 yılında Avrupa Birliği ile tam üyelik görüşmelerine başlamıştır. Türkiye aynı zamanda Türk KonseyiKaradeniz Ekonomik İşbirliğiİslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi örgütlere üye olarak ABD ve Avrupa Birliğinin yanı sıra Balkanlar, Kafkasya, Orta ve Güney Asya, Orta Doğu ve Afrika ülkeleri ile yakın siyasî, ekonomik, ve kültürel ilişkiler geliştirmiştir.

Avrupa ve Asya kıtaları arasındaki geçiş yolları üzerindeki konumu Türkiye'ye anlamlı bir güç ve önem kazandırmaktadır. Türkiye, siyaset bilimciler ve ekonomistlere göre stratejik konumu, büyük ekonomisi ve askeri kabiliyetiyle bir bölgesel güçtür.[10][11]

 

 

Köken[değiştir | kaynağı değiştir]

Ilk Türk-Kağanlığı 552-744 yılları arasında Orta Asya ve Çin bölgelerinde Göktürk Kağanlığı adıyla kurulmaktadır. "Türk" adı bugün kullandığımız şekli ile ilk kez Göktürkler dönemine ait Orhun Yazıtları'nda geçmektedir. Çinliler o dönemde Türklerin adını Tūjué olarak kullanırlar. Tarihçi İlber Ortaylı bir makalesinde Ceneviz veVenedikli tüccar ve diplomatların, 12. yüzyılda, Türkiye'yi Turchia ve Turkmenia olarak tanımladıklarını belirtir.[12] Ayrıca, Türkiye adı ilk defa 1190'da bir yazılı kaynakta, Haçlı Seferi vak'ayinamesinde geçmektedir.[kaynak belirtilmeli] Abdulhaluk Çay ise Turchia tanımını çok daha gerilere götürür ve Turchia tabirine ilk defa 6. yüzyılda Bizans kaynaklarında rastlandığını belirtir ve şöyle der "Bu tabir 9. ve 10. yüzyıllarda İdil/Volga Nehri'nden Orta Avrupa'ya kadar uzanan saha için kullanılmıştır."[kaynak belirtilmeli] Bu kullanımın Kafkasya bölgesinde Hazar Kağanlığı için Doğu Türkiye’si, Arpad Hanedanı'nın kurduğu Macar Devleti için Batı Türkiyesi şeklinde olduğunu ve aynı tabirin 12. yüzyıldan itibaren Anadolu için kullanıldığını belirtir. Tarihte 13-14. yüzyıllarda Mısır Memlûkleri de Türkiye adını kullanmışlardı:"ed-devlet üt Türkiya" (1250-1387).[kaynak belirtilmeli]Osmanlı Devleti'nde, 19. yüzyıla kadar Türkiye adı kullanılmadı; Devlet-i ÂliyyeDevlet-i OsmaniyeMemalik-i ŞahaneDiyar-ı Rum adları kullanıldı. Fakat dış dünyanın zaman zaman Osmanlı İmparatorluğu yerine Türkiye adını kullandığı bilinmektedir. O dönemde yabancı dillerle çizilmiş haritalara bakıldığında bu durum açıkça ortadadır. Daha sonra, Jön Türkler arasında Osmaniye yerine Türkistan, Türkeli, Türkili gibi adlar önerildiyse de, Orta Asya'da Türkistan adlı bir bölge olduğundan bu benimsenmedi.[özgün araştırma?] Anayasada (1921) "Türkiye"[13] adı yazıldı ve 1923'te cumhuriyetin ilanı ile devletin resmi adı Türkiye Cumhuriyeti olarak kesinleşti.

Tarihçe[değiştir | kaynağı değiştir]

Ana madde: Türkiye tarihi

Tarih öncesi Anadolu ve Doğu Trakya[değiştir | kaynağı değiştir]

Kazılar sonucu ortaya çıkanTroya antik kentinin duvarları.

Türkiye sınırları içinde kalan Anadolu Yarımadası, dünyanın en eski kalıcı yerleşim bölgelerinden biridir. Çeşitli eski Anadolumilletleri bölgede, Cilalı Taş Devri'nin başlangıcına ve Büyük İskender'in fethine kadar varlığını sürdürdü.[14] Bu halkların çoğu Hint-Avrupa dil ailesinin bir kolu olarak kabul edilen Anadolu dillerini konuştu.[15] Bazı bilim insanları Hint-Avrupa dillerinin, yine eski Anadolu dillerinden olan Hitit dili ve Luvi dilinden yayıldığını öne sürdü.[16] Ayrıca Türkiye'nin Avrupa kıtasında kalan bölümünü oluşturan Doğu Trakya ise kırk bin yıl öncesine dayanan bir yerleşim tarihine sahiptir ve bölgenin sakinleri tarıma başlayarak milattan 6000 yıl önce Cilalı Taş Devri'ne geçmiştir.[17]

Geçmişi MÖ 2000'e uzananHitit başkenti Hattuşaş'daki Aslanlı Kapı.

Göbekli Tepe, bilinen en eski dini yapının bulunduğu yerdir ve geçmişi MÖ 10.000 tarihine kadar uzanır.[18] Orta Anadolu'nun güneyinde kalan Çatalhöyük, Cilalı Taş Devri ile Bakır Çağı'na ait çok büyük bir yerleşim yeridir ve Temmuz 2012'de UNESCO Dünya Mirasları Listesi'ne dahil edilmiştir.[19] Biga Yarımadası'nda yer alan Troya antik kentinde Cilalı Taş Devri'nde başlayan yerleşmeler ise Demir Çağı'na kadar devam etmiştir.

Anadolu'nun bilinen ilk sakinleri, Hatti ve Hurri toplumlarıdır. Hint-Avrupa milletlerinden olmayan bu iki toplum, yaklaşık olarak MÖ 2300'lü yıllarda Orta ve Doğu Anadolu'da yaşadı. Hatti ve Hurriler, Hint-Avrupa milletlerinden olan Hititlerin MÖ 2000–1700 yıllarında Anadolu'ya gelmesiyle yerini Hititler'e bıraktı. Hititler, bölgedeki ilk büyük krallığı MÖ 13. yüzyılda kurdular ve tarihteki ilk yazılı antlaşma olarak bilinen Kadeş Antlaşması'nı Mısırlılar ile yaptılar. Asurlular, MÖ 1950 ve MÖ 612 yılları arasında günümüz Türkiye'sinin güneydoğu topraklarını fethetti ve yerleşti.[20][21]

Hitit İmparatorluğu'nun MÖ 1180'li yıllarda çöküşünü takiben, Hint-Avrupa milletlerinden olan Friglerin kurdukları Frigya, MÖ 7. yüzyılda Kimmerler tarafından tahrip edilmesine kadar Anadolu'da üstünlük elde etti.[22] Frigya'dan sonra LidyaKarya ve Likya yönetimleri bölgede hüküm sürdü.

Antik çağ ve Bizans dönemi[değiştir | kaynağı değiştir]

MS 135 yılından kalma Efes Celsus Kütüphanesi, günümüzdeİzmir ili sınırları içinde yer alır.
6. yüzyılda kilise olarak Bizans'ın inşa ettiği Ayasofya, daha sonra camiye çevrildi, şu anda ise müzedir.

Anadolu'nun sahil şeridinde MÖ 1200 yıllarında büyük ölçüde Aiolİyon ve Yunan yerleşimleri başladı. MiletEfesSmyrna (şu anki İzmir) ve Byzantion (daha sonra Konstantinopolis veİstanbul) gibi çok sayıda şehir, bu koloniciler tarafından kuruldu.

Anadolu, MÖ 6. ve 5. yüzyıllarda Antik İran'da kurulan ilk Pers devleti olma özelliği taşıyanAhameniş İmparatorluğu tarafından fethedildi ancak Büyük İskender tarafından imparatorluğun ortadan kaldırılmasıyla bölgenin sahibi Makedon Krallığı oldu. Büyük İskender döneminde kültürel homojenlik ve Helenleşme hareketi başlatıldı[14] ancak MÖ 323 yılında İskender'in ölümüyle Makedon Krallığı bölündü ve Anadolu'da küçük Helenistik krallıklar (Bitinya,KapadokyaPergamon ve Pontus dahil olmak üzere) ortaya çıktı.[23] Daha sonra, MÖ 1. yüzyılda bu krallıklar Roma Cumhuriyeti'nin bir parçası haline geldi.[23] Büyük İskender'in fetihleriyle başlattığı Helenleşme hareketi ise Roma döneminde hızlandırıldı, bu nedenle daha önceki yüzyıllarda var olan Anadolu dilleri ve kültürlerinin nesli tükendi; yerini Yunan dil ve kültürü aldı.[24][25]

324 yılında Roma İmparatoru I. Konstantin, imparatorluğun başkentini Byzantion'a taşıdı ve şehrin adını Yeni Roma (daha sonra Konstantinopolis ve günümüzdeİstanbul) olarak değiştirdi.[26] Roma İmparatorluğuHun Türkleri'nin doğudan batıya doğru göç etmesiyle Avrupa'da başlayan Kavimler Göçü'nün (375) sonucunda çıkan karışıkların etkisiyle 395 yılında Batı Roma ve Doğu Roma olmak üzere ikiye ayrıldı. Daha sonralarda Bizans olarak da anılmaya başlanan Doğu Roma, 1453 yılına kadar varlığını devam ettirdi.

Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu[değiştir | kaynağı değiştir]

İslamiyet dinini kabul eden Oğuz Türkleri'nin Kınık boyuna mensup olan Selçuklular, 9. yüzyılda Hazar Denizi ve Aral Gölü'nün kuzeyine yerleştiler.[27] 1040 yılındaGazneliler ile yaptıkları Dandanakan Muharebesi'nin kazandılar ve ardından bölgede Büyük Selçuklu Devleti'ni kurdular.

1481 ve 1683 yılları arasındaOsmanlı topraklarının genişlemesi.

11. yüzyılın ikinci yarısında Selçuklular, Anadolu'nun doğu bölgelerine yerleşmeye ve akınlar yapmaya başladı. Bizans ile yaptıkları ilk büyük muharebe olan Pasinler Muharebesi'ni (1048) kazandılar. 1071'de gerçekleşen Malazgirt Meydan Muharebesi'nin de galibi oldular, böylece "Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı", Anadolu'da Türkleştirme hareketi başladı. Bölgede yaygın olan Hıristiyanlık ile ağırlıklı olarak konuşulan Yunanca, Türklerin Anadolu'ya girişi ile birlikte yerini İslam dini ve Türk diline bıraktı.

13. yüzyılda, özellikle Kösedağ Muharebesi'nden (1243) sonra Anadolu'daki Selçuklu otoritesi son bulmaya başladı. Otorite boşluğunda ortaya Anadolu Türk beylikleri ortaya çıktı. Bu beyliklerden, Osman Gazi tarafından kurulan Osmanlı, iki yüzyıl içinde Anadolu, BalkanlarKuzey Afrika ve Levant'ı hâkimiyeti altına aldı. Osmanlı padişahı II. Mehmed, 1453'te İstanbul'u fethetti ve Bizans İmparatorluğu'nu yıktı. Bu olay tarihçiler tarafından Orta Çağ'ın sonu, Yeni Çağ'ın başlangıcı olarak kabul edildi.

1514 yılında I. Selim (1512–1520), Çaldıran Muharebesi'nde Safevî hükümdarı Şah İsmail'i yenerek imparatorluğun sınırlarını doğu yönünde genişletti; 1517'de Mısır'da hüküm süren Memlûk Sultanlığı'nı yıkarak halifeliğin Osmanlı Hanedanı'na geçmesini sağladı. Kanuni Sultan Süleyman olarak da bilinen I. Selim'in oğlu I. Süleyman, saltanatının ilk yıllarında Belgrad'ı ele geçirerek Orta Avrupa içlerine ilerlemeye başladı; Macaristan'ı egemenliği altına altı. Ayrıca Kanuni döneminde ve sonrasında Hint Okyanusu'nda hâkimiyet kurmak için Portekiz İmparatorluğu'na karşı seferler düzenlendi.

Edirne'deki Selimiye Camii, Osmanlı'nın en bilinen mimari miraslarından biridir.

Osmanlı, 16. ve 17. yüzyılda, özellikle Kanuni Sultan Süleyman döneminde tarihinin zirvesine ulaştı. Bu dönemde batıda Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ve Lehistan ile çeşitli anlaşmazlıklar yaşadı.[28] Osmanlı Donanması, denizde çeşitli başarılar kazandı. 1538'de yapılan Preveze Deniz Muharebesi'nde Barbaros Hayreddin Paşa'nın Haçlılar'ı mağlup etmesinden sonra imparatorluğun Akdeniz'deki kontrolü arttı. Doğuda ise, Safevîler ile dinsel farklılıklardan ve toprak anlaşmazlıklarından kaynaklanan bazı çatışmalar zaman zaman savaşa dönüşmekteydi.[29]

Osmanlı, zirvesine ulaştıktan sonra duraklama dönemini yaşadı ve 19. yüzyıl başlarından itibaren gerilemeye başladı. Bozulan iç huzur ve sık sık çıkan isyanlarla birlikte toprak kayıpları arttı; askeri güç, ekonomik denge bozuldu. Rus Çarlığı ile yapılan savaşların birçoğu başarısızlıkla sonuçlandı. 1911'de İtalya Krallığı ile yapılan Trablusgarp Savaşı sonucunda Trablusgarp kaybedildi, aynı dönemde Balkan Birliği'ne karşı yapılan Birinci Balkan Savaşı sonucunda Balkan topraklarının neredeyse tamamı kaybedildi.[30] II. Abdülhamid'in tahttan inmesine sebep olan 31 Mart Olayı'ndan sonra İttihat ve Terakki Fırkasıyönetimde etkin bir biçimde söz sahibi oldu. İmparatorluk, I. Dünya Savaşı'na İttifak Devletleri yanında girdi. İttifak grubu savaştan yenik çıktı, 30 Ekim 1918'de İtilaf Devletleri ile Osmanlı arasında Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandı. 10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Antlaşması, Osmanlı topraklarını İtilaf grubu arasında paylaştırdı; ancak yürürlüğe konulamadı.[31]

Türkiye Cumhuriyeti[değiştir | kaynağı değiştir]

Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanıdır.

I. Dünya Savaşı bitiminde imzalanan Mondros'tan sonra İtilaf Devletleri tarafından İstanbulİzmir ve diğer Osmanlı topraklarının işgali, Türk Ulusal Hareketi'ni ortaya çıkardı.[28] Çanakkale Savaşı'nın (1918) öne çıkan isimlerinden biri olan Mustafa KemalPaşa'nın, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkışı ile Misak-ı Millî sınırları içinde kalan ülke topraklarının bütünlüğünü korumayı amaçlayan Türk Kurtuluş Savaşı başlatıldı.

23 Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisi'nin Ankara'da açılmasıyla Ankara Hükûmeti, ülke topraklarındaki ikinci hükûmet olarak ortaya çıktı. Kurtuluş Savaşı'nda cephelerde kazanılan başarıların sonuncusu, Batı Cephesi'nde Yunanistan Krallığı'na karşı kazanıldı; cephedeki Türk kuvvetleri 9 Eylül 1922'de zafer elde etti. 11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Mütarekesi ile Kurtuluş Savaşı'nın sonuna gelindi. Büyük Millet Meclisi, 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırdı ve altı asırdan fazla varlığını devam ettiren Osmanlı İmparatorluğu tarih sahnesinden silindi. 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile Misak-ı Millî'nin büyük bölümü gerçekleştirildi; yeni hükûmet uluslararası anlamda tanındı ve 29 Ekim 1923'te cumhuriyetin ilan edilmesi ile "Türkiye Cumhuriyeti" resmen kuruldu. Yeni devletin başkenti Ankara oldu. Lozan gereğince yapılan Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesiile, Türkiye'deki 1.1 milyon Rum-Ortodoks ile Yunanistan'daki 380.000 Türk-Müslüman yer değiştirdi.[32]

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal, birçok inkılap yaptı. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1934 yılında çıkan Soyadı Kanunu ile kendisine "Atatürk" soyadını verdi.[33]

II. Dünya Savaşı'nda Türkiye, uzun süre tarafsızlığını korudu ancak savaşın son aylarında, 23 Şubat 1945'te Müttefik Devletler'in yanında yer aldı.[34] 26 Haziran 1945'te ise Birleşmiş Milletler'in kurucu üyelerinden biri oldu. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Yunanistan'da çıkan komünist isyanının bastırılmasında karşılaşılan zorluklar ve Sovyetler Birliği'nin Türk Boğazları'nda askeri üs talep etmesi, Amerika Birleşik Devletleri'nin 1947'de Truman Doktrini'ni ilanıyla sonuçlandı. Doktrin, Türkiye ve Yunanistan güvenliğini sağlamayı amaçladı, askeri ve ekonomik destek sağlandı.[35] Her iki ülke de 1948 yılında Avrupa ekonomisinin yeniden inşası için Marshall Planı ve OECD'ye dahil edildi, daha sonra 1961 yılında OECD'nin kurucu üyesi haline geldi.

Kore Savaşı'na (1950–53) Birleşmiş Milletler kuvvetleri ile birlikte katılan Türkiye, 1952 yılında NATO'ya üye oldu. 15 Temmuz 1974'te Kıbrıs'ta gerçekleşen darbe ve yaşanan toplumlar arası çatışma, Türkiye'nin Garanti Antlaşması'nda kendisine verilen hakları kullanarak 20 Temmuz 1974'te adaya asker çıkarmasıyla sonuçlandı.[36] 15 Kasım 1983'te adanın kuzeyinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu; ancak yalnızca Türkiye tarafından tanındı.[37]

Türkiye Cumhuriyeti'nin tek partili dönemi, 1946'da son buldu ve çok partili dönem başladı. Ancak ilerleyen zamanlarda, 196019711980 ve 1997 yıllarında çeşitliaskerî müdahaleler yapıldı. 1980'li yıllarda ekonominin serbestleştirilmesinden bu yana ülke, güçlü bir ekonomik büyüme ve daha fazla siyasi istikrar kazanmıştır.[38]

Politika[değiştir | kaynağı değiştir]

Abdullah Gül Senate of Poland.JPG Recep Tayyip Erdogan.PNG
Abdullah Gül
2007'den beri Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan
2003'ten beri Başbakan

Türkiye, parlamenter temsilî demokrasinin uygulandığı bir ülkedir. 1923 yılında cumhuriyetin ilanından bu yana ülkedeki laiklik güçlü bir şekilde gelişmiştir.[39] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, ülkenin yasal çerçevesini çizer, hükûmetin temel ilkelerini ortaya koyar ve üniter bir merkezi devlet olarak Türkiye'yi belirler.

Cumhurbaşkanıülkenin başkanıdır ve büyük ölçüde törensel bir role sahiptir, beş yıllık aralıklarla yapılan doğrudan seçimler aracılığıyla seçilir. Abdullah Gül, 28 Ağustos 2007'den bu yana cumhurbaşkanıdır ve meclis tarafından, görev süresi biten Ahmet Necdet Sezer'in yerine seçilmiştir.[40]

Ülkede Kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir. Yürütme, başbakan ve hükûmeti oluşturan Bakanlar Kurulutarafından; yasamaTürkiye Büyük Millet Meclisi tarafından; yargı, bağımsız mahkemeler tarafından yönetilmektedir. Anayasa Mahkemesi, yapılan kanunların anayasa ile uygunluğunu denetlemekle yükümlüdür.Danıştay, idari davalar için başvurulabilecek en son mahkemedir; Yargıtay karar ve hükümlerin son inceleme merciidir.

Başbakan, çoğunlukla parlamentoda en fazla sandalyeye sahip olan partinin başkanıdır ve ülkenin hükûmetini oluşturmakla görevlidir, bu hükûmet ise güvenoyutoplamak zorundadır. Türkiye'nin şu anki başbakanı, İstanbul'un eski belediye başkanlarından olan Recep Tayyip Erdoğan'dır. Erdoğan'ın kurduğu muhafazakârAdalet ve Kalkınma Partisi, 2001'de yaşanan ekonomik krizin ardından düzenlenen 2002 genel seçimleri'nde 4 oy alarak parlamentoda sandalye çoğunluğu elde etti.[41]

Bakanların milletvekili olmasının zorunlu olmadığı ancak yine de bakanların milletvekillerinin arasından seçilmesinin yaygın olduğu ülkede AKP, 2007 genel seçimleri'nde F,6, 2011 genel seçimleri'nde I oy toplayarak oy toplayarak sandalye çoğunluğu olan parti olma özelliğini korudu.[42][43] 2007'de, Abdullah Gül'ün tartışmalı cumhurbaşkanlık seçimi de dahil olmak üzere devletin yasama organında laiklik ve yargının rolü ile ilgili bir dizi olay oluştu. 2008 yılında hükûmetin, üniversitelerde sürmekte olan türban yasağını kaldırmak için verdiği öneri Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildi.[44]

Her iki cinsiyet için genel oy hakkı 1933 yılından bu yana Türkiye genelinde uygulanmaktadır ve 18 yaşına girmiş her Türk vatandaşı seçme hakkına sahiptir. 2004 yılı itibariyle ülkede kayıtlı 50 siyasi parti bulunmaktadır.[45] Anayasa Mahkemesi, laiklik karşıtı veya ayrılıkçı gördüğü siyasi partilerin kamu finansmanını veya tamamen varlıklarını ortadan kaldırma hakkına sahiptir.[46][47]

Türkiye Büyük Millet Meclisi, 550 milletvekilinden oluşur ve milletvekilleri dört yıllık aralıklarla seçilir. Ülkede 81 il bulunmaktadır fakat Ankara ve İzmir'in iki, İstanbul'un üç seçim bölgesine ayrılması sebebiyle toplam 85 seçim bölgesi vardır. Aşırı siyasi parçalanmayı önlemek amacıyla var olanseçim barajı uygulaması gereğince bir partinin meclise girebilmesi için e

KAYNAK www.wikipedia.com